Liberal Konsey

10.13.2005

Liberallik,bilgelik ve salt-tutarlılık

Doğan'ın sıraladığı maddelere katılıyorum...6.madde özellikle doğru...siyasal ve iktisadi konularda liberalizm vs liberalizm'den başka yol yok...bakın Habermas 2003 felsefe kongresinde liberal devlet ile ilgili güzel bi konuşma yaptı,hemen basındaki liberaller alıntıladı..Habermas'ın tüm formasyonu,konuştuğu entelektüel dil ve terminoloji marxist gelenek içindedir...Tabii bu frankfurt okulu tip marxizm..Ama habermas bilge bir insan mesela aynı okulun geçmiş bazı müntesipleri anti-liberal olmak için mendeburluğun dibini zorlardı..korkunç derece karamsar,melankolik,sinik ve sosyopat bir deha olan Adorno böyle biridir.Yahudi olduğu için bir süre amerikada kalmak zorunda kalmış ve bulunduğu yerden tiksinmiştir,hiçbir yahudi geri dönmemesine rağmen,o hemen savaş sonrası almanyaya dönmüştür..yani liberalizm-nefreti adamda holocaust-nefretinden fazladır desek abartmış olmayız..sonradan yazdığı bir kitapta alman nazizmi ile kuzey-amerikan liberalizmi aynı şeydir demişti,aydınlanmadan ve moderniteden nefrete etmeye kadar gitmiştir bu düşmanlık doğal olarak...müzik ve popüler kültür üzerine yazdıkları şu an ilgili akademik alanlarda başucu kitabıdır...Çünkü yazdıkları güçlüdür..Mesela ben ileride o konuda yazmayı istiyorum,yazmak gerekliliğini hissediyorum,bu alanda okumayı seviyorum ve karşıma böyle bir içselleşmiş zihniyet çıkıyor...Yani toplum içindeki anti-liberalliğin kaynağı bildiğimiz sosyalizm değil artık,onun etkisi çok çok az...Özellikle eğitimli orta-sınıf aydın çevrede,günümüz dünyasının en temel realitesi pop-kültür,medya ve sanat ile ilgili konular çok ilgi çekiyor...Bu konularda bizi modernizme ve kapitalizme bağlıyor...İşte bu yan damarlardan dolaylı ama çok etkili "propaganda" yürüyor(bu jargonu da sevmiyorum belirteyim)...

Neyse...dağıttık,sonra ayrıyeten yazayım o konuyu...Habermas'a döneyim...işte bu habermas da son tahlilde çok bilge bir dille liberalizm savunusu yaptı,yapıyor hem o konuşmasında hemde birçok yerde..Habermas olgun ve bilge davrandı çünkü amacı üzüm yemek,bağcı dövmek değil...Marxist geleneğin yaşayan en mühim adamı Türkiye'de de bu yüzden(marxist tradisyondan olduğu için) seviliyor...Peki onu tutanlar bu konuşmadan sonra naptılar...hiç bir kelam etmediler...Mesela Doğan'ın çok sevdiği hocası Hasan Bülent özel konuşmasında "yaşayan en büyük filozofsunuz,bu konuda ne düşünüyorsunuz" diye Jurgen babaya sormuş,kaynak:Doğan Hızlan...Böyle bi tutku yani habermas'a,bu sol kökenli çok kişide var..ama hiçbiri bu bilge konuşmayı alıntılamadı...Yükselen liberalizme karşı saygı duyulan tek-tük sol filozoftan biri olan Habermas kimliğine sarılıyorlar ama aynı Habermas liberal devletin önemine değinince bişey yok...Çünkü onlarında amacı bağcı dövmek,anti-liberal olmak...Şimdi böyle kişileri ciddiye almaya gerek yok...Bir yetişkin böyle davranmaz,Türk sol camiası(ki en kalitelilerinden bahsediyoruz)müstesna bikaç kişi hariç hala böyledir,çocuk gibi...İyi biz liberaller de çocukla çocuk olalım...Hayır biz Habermas gibi bizden farklı argümanlara sahip ama bilge adamları dikkate alalım...amacımız üzüm yemek olsun...popper'in deyişiyle daha iyi bir dünya arayışı...

Alper ısrarla aynı yolda yürüyor...Yalnız,isimleri gereksiz kullanıyor..Atilla Yayla o kapsamda ele alınacak bir kişi değil,Atilla hocaya haksızlık olur bu..Atilla hocada gördüğümüz bazı şeyler Türkiye atmosferinden kaynaklanıyor,tabii hocanın çizgisi kendisininde söylediği üzere yıllar ilerledikçe ılımlılaşmadı radikalleşti..ve o minvalde ilerliyor..Artı ben bazı biçimsel-dışsal tenkidlerimi hocaya tanıştığımızdan beri söylediğim zaman hiç tepkiyle karşılaşmadım,hatta ılımlı ve olumlu baktığını gördüm,ama bu konuşmalar laf-arası olduğu için öyle kaldı...işte liberal gençlerin sırf kendi kaynaklarını okuduğunu söylemiştim,son bir Bilgi'ye geldiğinde işadamlarına dair konuştuk,o da ağır konuştu,piyasa dergisinin fazla işadamı-eksenli olduğunu söyledim,amaç bir değer olarak girişimcilik kavramını aşıyor gereksiz işadamı övgüsü oluyor dediğimde,hiç unutmuyorum "o konuda belki biraz uyarı yapmak lazım" demişti...Mesela ABD meselesinde LDT üzerine düşeni yaptı liberal gençlerin saçma ABD-özdeşleşmesi kırıldı..Üstad Çandar'ı seven pek kalmadı herhalde:) Yani Atilla hocanın fikri radikal mizacı aslında ılımlı,güzelce yazmak lazım belki de...

Alper'in argümanlar üzerinden kurduğu mantığı çok beğendim ve ana hatlarıyla katılıyorum,doğru buluyorum...Alper Nozickien dili çok iyi kavramış hep öyle konuşuyor,ama farklı kaynaklardan beslenmediği için o dil tavsıyor ve bana göre bazen tıkanıyor..İşte zaten alper'in yazdıkları ışığında diyorum ki,bir yerde pratik teoriyi,hayat kitabı aşar...ve aştığı noktadan itibaren devreye "müzakere,münakaşa,meşveret" girer..diyalojik-liberaldemokrasi budur..hayatın kitabı hangi noktada aştığı belirsizdir...konuşulur,akl-ı selim bir optimum noktada uzlaşır,başka yerde yine sorun çıkar hikmet-i akl yine müzakere eder,hakiki diyalog zemininde yürür ve yine makul ve adil bir noktaya gelinir,yıllar içinde bu nokta aşınabilir yahut fazla olabilir geri çekilir...Ama sonuç olarak kesin-değişmez bir fundametale,ilkeye bağlanamaz...Temel ilkeler sabir ucu-açık bilgece dünyaya bakmak...Liberal-demokrat olmak bu zaten alpercim...Sen Etyen'i bırak,neolojizm yapıyor hatta bu yolla "bağcı dövmek" olgusuna hizmet ediyor,aşırı teorizasyon yapıyor,hastayı öldürüyor...ama salt özgürlükçü olmakla özgürlükçü-demokrat olmak arasında fark var,kabul edersin...dediğin gibi salt özgürlükçülük diye yola çıkanı hiçbirşey kesmez gider de gider...teorik tutarlılık bakımından gitmek de zorundadır..

Büyük amerikalı "founding father" liberal şair Emerson "Sıkı tutarlılık küçük akılların endişesidir" demiş,Emerson ile Thoreau Yayla ile Erdoğan gibidir onu da belirteyim...Ayn Rand da Emerson'a "esas küçük akıllı olan Emersondur,o da Kant gibi salağın tekidir" diye bir konferansında kükremiş...Sen Ayn Rand'ın uzmanısındır,bilmem hangisi haklı?

0 Yorumlarz:

Yorum Gönder

<< Home